BANDOCU BAŞI
Daha on üç yaşında olmama karşın kendime oldukça güvenen bir çocuktum. Bu sebeple de o yıl küçük kasabamızın davul ve borazan topluluğu “The Apple Arrows” bandosunun önünde yürümeye gönüllü oldum.
Çubuk çevirme konusunda pek iyi değildim. Yürüyüş çalışmalarında da tökezlememe karşın jimnastik becerilerim sebebiyle bu önemli görevin bana verildiğini düşünüyordum.
Sonunda büyük yürüyüş günü geldi ve ben çubuğu atmaya, çevirmeye, bandomu kalabalık yürüyüş yolu boyunca yürütmeye başladım. Ailem, arkadaşlarım hatta en sevdiğim öğretmenlerim bu görevimde beni alkışlamak için gelmişlerdi. Bu benim için çok büyük bir deneyimdi; düşümün gerçekleşmesinin tadını çıkarıyordum.
Birden omzumda sert bir el hissettim ve kulağımın dibinde rahatsız edici bir ses duydum. Bu el ve ses bando müdürüne aitti. Beni tam zamanında çevirmişti. Ben de böylece bandonun iki blok ötedeki yöne doğru ilerlediğini görebildim.
O gün aldığım derslere gelince:
Kendinizi çok ciddiye almayın.
Lider olabilmek için içgüdü ve kendini beğenmişliğin ötesinde şeyler gerekir.
İyi bir lider doğru yöne gittiğinden emin olmak için arada sırada arkasına bakar.
Ne kadar koşarsanız koşun ters yönde ilerleyen bir grubu yakalamanız zordur.